23 Haziran 2010 Çarşamba

Bence Malumdur


BENCE MALUMDUR


dikenin 

kalbime battığı bir sonbahar günüdür 
sen elini bulutların içinde gezdirirsin 
bulutlar senin gözlerinin üstünde yürürler 
içini kurtlar kemirir 
bence malumdur 

buğulanmış camların arkasında masmavi yüzün 

senin ateşler içinde olduğun 
bence malumdur

ellerin muhakkak çocuk elleridir 

hep kimsenin bilmediği türküler düşünürsün 
onlar neden daima okul türküleridir 
süleymancıktan bahseder 
kara toprakta açık yeşil bir yıldız gibi akıp giden 
süleymancıktan 
ve karınca yuvalarından bahseder 
ışıksız kömürsüz karınca yuvalarından 
gökyüzünde kızıl bir hilalin kaydığını görürsün 
sen ansızın gökyüzünde görünürsün 
gözlerinin rengi 
bence malumdur 

elinde değildir akşam serinliğinde üşürsün 

eylül'den itibaren geceler hazindir uzundur 
sokaklar yorulur uykuya varıp gelirler 
sokakların üstüne bulutlar gelirler 
bulutların üstüne yıldızların gözleri gelir 
bir yıldız bir yıldızın ardınca gider 
yıldızların kayboldukları yer 
bence malumdur 

karanlıkta bir şeyler kopar dağılır 

uzaktan yabancı sesler duyulur 
sen elini bulutların içinde gezdirirsin 
elin hayallerimi dağıtır 
bilirsin



sen elini bulutların içinde gezdirirsin

attila ilhan

9 Haziran 2010 Çarşamba

Liliyar



LİLİYAR

Bu kuklaların kukla olmadığı besbelli
Ne söyledilerse tıpıtıpına gerçek besbelli
Altın saçlarını yana atışı yok mu Lilinin
Lilinin yağdan kıl çekercesine inanışı
Lilinin yağdan kıl çekercesine yaşayışı yok mu
Kuklalar titremesin ne yapsın
Kuklaların kukla olmadığı besbelli
Lilinin çekip gideceği besbelli
Lilinin dönüp geleceği besbelli

Ekmek ha bakkalın olmuş ha Cabaret de Paris'nin
Sen herhangi bir ekmek yiyeceksin işte Lili
Ekmek ne kadar Allahınsa Lili de o kadar Allahın Lili
Yüzün ruhun kadar aydınlık ya Lili
Gönlün soğuk sular güzel aynalar gibi ya Lili
Anladın ya kutunun içinden çıkan mendil
Olamaz Üsküdar’dan geçeriken bulduğun mendil

-Bizi bırakıp nereye gidiyorsun Lili
Demek bizi bırakıp gidiyorsun Lili
Sen daima güzeller güzelini bulursun Lili
Sen istesen de taş yürekli olamazsın
Sen daima güzeller güzeli olursun Lili
Demek gideceksin arkana dönüp bakmayacaksın
Hangi kuş hangi şafakta ölecek görmeyeceksin
Öyleyse al bu kürkü bu veda kürkünü Lili
Tüyleri şiirler olan bu mahcup kürkü
Sen daima Sultanlar Sultanı olursun Lili
Demek sen gidiyorsun Lili
Bizi öpmeden mi gideceksin Lili

Lilinin güneşin altında duruşu yok mu
Perdeleri sıyırıp çirkin adamı burnundan yakalayışı yok mu
Eline bavulunu alışı yollara koyuluşu yok mu
Çirkin adamın güzel adam oluşu yok mu
Yaklaşıp onu saçlarından yakalayışı
Uzaklaşıp yollarda yol oluşu yok mu
Lilinin bir tavşan gibi koşuşu
Keklik gibi dönüp bakışı ve yıldırım gibi koşuşu yok mu
Adam da tam o zaman kapıdan çıkmaz mı dışarı
Lilinin adamın boynuna çocukça ve çılgınca atılışı yok mu

Ben konuşmasını bilmem Lili

Sezai KARAKOÇ

7 Haziran 2010 Pazartesi

Ay Söylevi - I



AY SÖYLEVİ - I

-Cahit Zarifoğlu'na-

Biz bakardık ve sen yürürdün şeyhim 
Sen yürürdün ve dağlar yürürdü 
Öksüz bir kırlangıç olurduk sen görünmeyince 
Sen görünmeyince görmezdik bulutları 
Yağmurları kuşanıp yollarda bahara durmazdık 
Kapının önünde iki büklüm bekler 
Acıyı keşfeden bu çocuk yürekler 
Nasıl selam verilir bilmez 
Ne açar kapıları bilmezdik şeyhim 

Biz sorardık ve sen söylerdin şeyhim 
Sen söylerdin ve gökler söylerdi 
Kırılmış bir ayna olurduk sen konuşmayınca 
Sen konuşmayınca varmazdık denizlere 
Balıkları farkedip yunusa seslenmezdik 
Denizin altında öylece durur 
Saçlarımıza denizin akşamı vurur 
Çocukları kim ağlatır 
Kim öldürür halkları bilmezdik şeyhim 

Mevlana İdris ZENGİN